Beyaz Perdeden İK’ya Yansıyanlar: Sine-Eğitimler
Bugüne kadar en çok hangi filmden etkilendiniz?
En sevdiğiniz film karakteri kim?
En etkilendiğiniz filmin, film sahnesinin veya karakterinin aslında sizinle ve hayata bakışınızla ilgili çok önemli ipuçları verdiğini biliyor muydunuz? Yaşamlarımızın beyaz perdeye yansıması olan filmler düşüncelerimizi dışa vurmak için en iyi araçlardır. Bu etkili aracın eğitim amacıyla kullanımını yöntemiyle “sine-eğitim” olarak adı geçen eğitimler geliştirilmiştir.
Sine-eğitimler, filmlerin kullanılmasıyla gerçekleşen, iş hayatına dair pek çok konunun güvenli bir şekilde ele alınmasını sağlayan eğitimlerdir. Film üzerine konuşmak, sine-eğitim değildir. Filmlerin eğitim içinde kullanımının pek çok yöntemi ve hangi yöntemin uygun olduğunu belirleyen birçok faktör vardır. Kimi zaman filmin tamamının kimi zaman da filmden belli kesitlerin seyredilerek ele alındığı bu eğitimlerde film belli noktalarda durdurarak konuyla bağlanabilir ya da tamamı seyredilip uygun egzersizlerle değerlendirmesi yapılabilir.
Seyredilecek film ev ödevi olarak verilebilir veya tüm katılımcıların birarada olduğu bir ortamda birlikte seyredilebilir. Yöntem belirlenirken önemli olan hedef kitlenin yapısı, eğitimin konusu, süresi ve eğitimle varılmak istenen hedeftir. Sine-eğitimlerde amaç, sadece belirli bir sahne ya da filmi örnek olarak kullanmak değildir. Katılımcıların seyrederken yaşadıkları deneyimlerin, duyguların, zihinlerinden geçen düşüncelerin, olayları değerlendirme ve baş etme şekillerinin filmdeki olay ve karakterler üzerinden ele alınması gerekir. Bunu yaparken kullanılan yöntemler belli bir psikolojik eğitim ve beceriyi gerektirir, çünkü bu konuda bilgi ve deneyimi olmayan kişiler grubu yönetmekte, yönlendirmekte zorlanacakları gibi, yanlış anlaşılmalara yol açabilir ve asıl amaca ulaşma konusunda malesef başarısız olabilirler.
Peki filmler neden etkili birer araçtır? Sine-eğitimlerde “gerçek” konuların gerçeğe çok yakın ama hayali karakter ve olaylar üzerinden ele alınması önemli bir avantaj sağlar. Katılımcılar seyrettikleri filmi konuşurken bir taraftanda karakterlerle özdeşleşir, kendi düşünce ve duygularını paylaşırlar. Böylelikle içgörü geliştirme şansları olur. Katarsis dediğimiz bastırılmış duyguların filmin tetiklemesiyle ortaya çıktığı durumlar da hem rahatlatıcı hem de geliştirici bir özelliğe sahiptir. Bu noktalarda yine eğitimcinin psikolojik bilgi ve becerisiyle durumu verimli olacak şekilde ele alması önemlidir.
Filmlerin bir başka artısı hem görsel hem işitsel materyal sunmalarıdır. Daha fazla sayıda ve etkili uyaran hem akılda kalıcılığı arttırır hem de hareket içerdiği için özdeşleşmeyi kolaylaştırır. Eğitim sırasında edinilen bilgi kadar akılda kalan soru işaretlerinin de önemli bir yeri vardır. Eğitim sonrasında yapılan tartışmaların ve değerlendirmelerin kişiler arası paylaşımlar şeklinde devam etmesi ile her ikisinin de işlemlemesi sürer. Katılımcı, hem edindiği bilgiyi özümser, hem de sorulara cevap ararken zihinsel ve duygusal olarak çalışmayı sürdürür. Kişi bu süreçlerin çoğu zaman farkında değildir.
Özetle sine-eğitimler, filmlerin belli bir sistem dahilinde, etkileyen faktörler göz önünde tutularak kullanıldığı ve psikolojik bir bilgi ve birikime dayanarak oluşturulan eğitimlerdir. İş yaşamında katılımcıların kendilerini daha güvende hissettikleri bir ortamda film üzerinden çeşitli unsurların tetiklenmesi ve paylaşılmasıyla değişimin ve gelişimi yer almasını sağlamayı amaçlar. Bu eğitimlerde filmler, bir eğlence aracı olmaktan öte bir gelişim aracı haline dönüşürler.
Siz de başta sorduğum sorulara cevap vererek başlayabilirsiniz. En sevdiğiniz film, film sahnesi ve karakteri düşünün ve sonra kendinize şu soruyu sorun: Neden ben bu filmden, sahneden, karakterden etkilenmiş olabilirim? Kendinizle ilgili bir yolculuğa atacağınız bu ilk adımdan sonra sine-eğitim deneyimini de yaşamanız ve filmlere artık bu açıdan da bakmanız dileğiyle.
İnsan Kaynakları için 5 Film Önerisi - Müge Arslan