21. Yüzyılda Sosyal Öğrenmeyi Nasıl Şekillendirebiliriz?
Sosyal Medyanın iş hayatındaki yerinden bahsedilirken çoğunlukla pazarlama ve tanıtım faaliyetlerindeki yeri ile İnsan Kaynakları işe alım süreçlerindeki kullanımı üzerinde konuşuluyor. Günümüzde yaygınlaşan eğitim teknolojilerini ve Y Kuşağının öğrenme alışkanlıklarını göz önüne aldığımızda; sosyal medyanın öğrenme süreçlerini destekleyen bir araç olarak da kullanılabileceğini görüyoruz.
Sosyal medyanın bu alandaki kullanımına geçmeden kısaca «Sosyal Öğrenme» kavramından bahsetmek istiyorum.
“Sosyal Öğrenme Kuramı” Kanadalı psikolog Albert Bandura tarafından 1960’lı yıllarda geliştirildi. Bandura’ya göre, bireylerin öğrenmesi sosyal bir çevre içinde oluşur. Öğrenilen bilgilerin çoğu, başkalarını gözlemleyerek ve bu gözlemlere dayalı neden-sonuç ilişkileri kurarak edinilir. Diğer bir deyişle; evde anne ve babamızdan, okul sıralarında sınıf arkadaşlarımızın eylemlerinden ve iş hayatında çalışma arkadaşlarımızla olan etkileşimlerimizden öğreniriz.
Günümüze geldiğimizde sosyal öğrenmenin tanımının genişlediğini görüyoruz. Başkalarıyla etkileşimde olduğumuz durumlar yalnızca fiziken birlikte olduğumuz ortamlarla sınırlı değil. Sosyal medya platformları üzerinden artık 7 gün 24 saat dış dünyayla etkileşim halindeyiz. Bu durumu öğrenme süreçlerimiz açısından avantaja çevirebilir, mevcutta kullandığımız yöntemleri yeni araçlarla destekleyebiliriz. Bu yazımda kurumsal hayattaki öğrenme faaliyetlerine odaklanmak ve bu amaçla kullanılabilecek araçları üç ana başlık altında özetlemek istiyorum: Genel Katılıma Açık İnternet Platformları, Bloglar ve Sosyal Medya Platformları.
Bu araçları tek başlarına birer öğrenme yöntemi olarak kullanmak mümkün. Bununla birlikte öğrenme sürecinin etkinliğini arttırmak için uzmanlar tarafından, bu yöntemlerin sınıf içi eğitimler ve diğer alternatif yöntemlerle birlikte kullanılması öneriliyor. Bu kullanıma da “Karma Eğitim Yönetimi” adı veriliyor.
1) Genel Katılıma Açık İnternet Platformları (MOOCs)
Katılımcı sayısında kısıtlama olmayan ve ücretsiz erişim sağlanabilen bu platformlar üzerinden farklı konularda yüzlerce eğitim programına ulaşmak mümkün. Platformlar, alanında uzman kişiler ve dünyanın önde gelen üniversitelerinin akademisyenleri tarafından verilen derslerin eğitim videolarına ek olarak canlı tartışma saati, forum ve blog seçeneklerini de kullanıcılara sunarak kapsamlı bir öğrenme deneyimi sunuyor.
Günümüzde dünya standartların ve ücretsiz eğitim sunan çok sayıda internet platformu bulunuyor. Bu seçenekler arasından TED, Coursera ve Khan Academy internet sitelerini mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. (Genel katılıma açık internet platformlarının kapsamlı listesi için http://www.mooc-list.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.)
2) Bloglar
Bloglar, internet üzerinde sürekli yeni içerik üreten, genellikle gayriresmi bir dilde yazılan günlüğe benzer web siteleridir. Ziyaretçilerinin yorum yapmasına imkan tanıması ve böylece karşılıklı etkileşime izin vermesi yönüyle “sosyal iletişim platformları” olarak değerlendirilebilirler.
Sınıfiçi eğitimlerle ilgili olarak katılımcılar tarafından en fazla dile getirilen yorum “eğitime geliyorum ama kendi hayatıma döndüğümde eğitimde aktarılanları unutuyorum, eski alışkanlıklarıma geri dönüyorum” ifadesi. Eğitimler sonrasında katılımcıların hatırlama düzeyini arttırmak ve öğrendiklerini iş hayatına nasıl yansıttıklarını paylaşmalarını sağlamak için bloglardan yararlanabiliriz.
Eğitmenler, kişisel bloglarında, verdikleri eğitimlerle bağlantılı makale, video gibi kaynakları veya eğitimde anlattıkları önemli noktaları hatırlatma amacıyla paylaşabilirler. Eğitmenin yapacağı paylaşımlara katılımcılar da yapacakları yorumlarla katılabilirler. Diğer bir seçenek de eğer kuruma özel bir eğitim söz konusuysa, paylaşımın kurum içerisindeki bloglar aracılığı ile yapılması olabilir.
3) Sosyal Medya Platformları
Kurum içi sosyal paylaşım platformları, etkili öğrenme platformları olarak kullanılabilirler.
En tanınmış kurum içi sosyal ağ sağlayıcılarından biri Yammer. ASTD tarafından hazırlanan “2013 Informal Öğrenme Raporu”nda bu aracı kullanan iki şirketle ilgili örneğe ver verilmiş.
«Yammer»ı kurum içi kullanım konusunda ilk hayata geçiren şirketlerden biri de Deloitte.Twitter’ın kurumiçi versiyonu olan Yammer aracılığı ile çalışanlar lokasyondan bağımsız olarak birbirleriyle iletişim kurabiliyor. Deloitte içinde uygulama oldukça başarılı oldu. Bunun arkasındaki en önemli neden, şirket CEO’sunun aracı aktif olarak kullanması. Bu çalışanlara hem kurumun bu yeni araca önem verdiğini ve kullanımı konusunda ciddi olduğunu gösteriyor hem de kurumun tepe yöneticisine ulaşmak için çalışanlara bir imkan sunuyor.
Bir diğer başarılı örnek Kanada’da faaliyet gösteren yazılım şirketi Pitney Bowes. Eğitim ve Gelişim Bölümü Başkanı Mike Petersell’in belirttiğine göre şirket Yammer’ı, kurum içi öğrenme süreçlerinin önemli bir unsuru olarak kullanıyor. Bilgi yönetimi aracı olarak kullanılan sistem üzerinde konu ve içeriğe göre gruplama yapmaya imkan tanıyor. Petersell’in deyimiyle “çalışanların iş hayatındaki başarısına, eğitim bölümünün sunduğu programların içeriğinden çok, diğer çalışanlardan öğrendikleri katkı sağlıyor”.
Şu anda eğitim ve gelişim alanındaki odağımız çoğunlukla, eğitim içerikleri sağlamak ve eğitim programları tasarlamak üzerine şekilleniyor. En doğru bilgiyi, en uygun yöntemle hedef kitleye ulaştırmaya odaklanıyor ve buna yönelik programlar yapıyoruz.
Yeni kuşak çalışanların beklentileri ve öğrenme alışkanlıkları ise artık daha farklı. Şimdiden şekillenmeye başlayan ve geleceğe yön verecek yöntem, çalışanlar arasında öğrenme ağı kurup bilgiyi kendilerinin yönetmesine imkan vermek. İnsan Kaynakları profesyonelleri olarak bize düşen, hemen yanı başımızda olan geleceği hayata geçirmek ve bu bakış açısının şirket genelinde yaygınlaşmasına öncülük etmek.
Kaynaklar
http://www.simplypsychology.org/bandura.html
Informal Learning 2013 – The Social Evolution Report, Ocak 2013, ASTD Research