Hiç Bilmediğiniz Bir Lisanı Öğretebilir miydiniz?
Bugünkü konuğumu tamamen şans eseri tanıdım. Dinlediğim bir podcast’te Ivan Ottinger, İngilizce’yi iyi konuşmak üzerine sohbetler yapıyordu. Sohbetin o bölümdeki konuğunu tanıtırken, İngilizce’yi ilk defa 20’li yaşlarında öğrendiğinden, şu anda İngiltere’de İngilizce dersleri verdiğinden hatta bu konuda yeni yayınlanan bir kitabı olduğundan söz etti ve konuğunun ismini söyledi: Yeşim Beğen
Yeşim’in adını duyduğumda şaşırmıştım ama konuşmasını duyduğumda daha da şaşırdım. Eğer ismini duymasaydım onun bir İngiliz olduğun yemin edebilirdim. Öyle bir aksan, öyle bir akıcılık. Sohbet sırasında anlattıklarından, İngilizce öğrenme ve öğretme yolundaki deneyimlerinden öyle etkilendim ki kendisiyle hemen iletişime geçim ve birazdan okuyacağınız sohbeti yaptım. Hayallerine ulaşmak isteyen herkese ilham vermesini dilerim.

Hayallerinizi gerçekleştirmek için çalışma hayatına ara vermeyi hiç düşündünüz mü?
Beyaz yakalı çalışanlar arasında konuşulan alternatif yaşam ve çalışma senaryoları vardır. Bunların arasında popüler olanlardan biri büyük şehri terk edip bir sahil kasabasına yerleşmek ise bir diğeri de çalıştığı iş yerinden ayrılıp kendi kafesini açmaktır. Bugün sizi kurumsal hayattan ayrılan ve kendi işletmesini kuran bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum.
Herkesin yapmak isteyip de cesaret edemeyeceği bir şeyi gerçekleştirmiş Açelya Hanım, kendisini tebrik ediyorum. Beyaz yaka olmak bazen insanı gerçekten sıkabiliyor, bir insanın hobisini işine dönüştürebilmesi çok takdire şayan bir durum. Darısı tüm gerçekleştirmek isteyenlerin başına…