Gösteri Dünyasından İş Hayatına İnovasyon
Günümüzde en fazla bahsi geçen kelimelerden biri inovasyon. Yaptığımız eğitimler içinde en çok rağbet gören konulardan biri de bu. İnovasyonun özünde olaylara müşterinin gözünden bakmak var. Bunu yaparken hem müşterilerimizin hem de hedef kitlemizde olduğu halde müşterimiz olmayanların gözünden bakmamız gerekiyor. Uygulamaya geçmek için ise şirket içinde inovasyon sürecinin nasıl gerçekleşeceğini ve adımlarını tanımlayarak şu sorulara cevap aramalıyız: Bizimle çalışmayı, ürünümüzü veya hizmetimizi almayı tercih edenlerin sebepleri neler? Diğer taraftan, hedef kitlemizde yer aldığı halde tercih etmeyenlerin sebepleri ne?
Bu soruları en etkili şekilde dikkate alan mecra şov ve gösteri dünyası. Trendlerin ve müşteri tercihlerinin inanılmaz bir hızda değiştiği bu dünyada öne çıkan en yaratıcı örneklerden söz etmek istiyorum bugün.
Gösteri işine farklı bir açıdan yaklaşıp yaptığı işe yeni bir anlam getiren ilk örneklerden biri Cirque du Soleil. INSEAD’ın Mavi Okyanus stratejisine de ilham veren topluluk; çalışmalarını yaparken sormuş: Müşterilerim nelerden memnun? Müşterim olmayanlar neden müşterim değil? Bu sorulara bulduğu yanıtlara göre sirk atmosferini yeniden tasarlayan grup gösterilerinde kesinlikle hayvanlara yer vermemeye karar veriyor. Her gösterisine bir tiyatro oyunu gibi yaklaşıyor, ona özel senaryo ve kostüm üretiyor. Grubun kendisine ait bir orkestrası var. Gösteri sırasında bu orkestra, oyuna özel olarak bestelediği tema müziklerini çalıyor. Özetle, geleneksel sirk anlayışını değiştiren yeni bir gösteri tipi ortaya çıkarmış durumdalar.
Bir diğer örnek Andre Rieu. Uzun yıllar senfoni orkestralarında keman virtüozu olarak görev yapan ve alanındaki sayılı isimlerden biri olan Rieu, 1988 yılında kendi orkestrasını kuruyor: Johann Strauss. Rieu da bu orkestrayı kurarken olaya müşterinin bakış açısından yaklaşıyor. Böylece klasik müziğin geleneksel, sıkıcı, kuralcı ve sadece kulağa hitap eden imajını yıkan; eğlenceli, dinleyicilerin aynı zamanda katılımcı olduğu, görsel bir şov tasarlıyor. Müzisyenlerin yanısıra onlarca dansçının yer aldığı her bir gösteri yaklaşık 3 saat sürüyor ve dünyanın her yerinde büyük beğeni topluyor.
En yerleşmiş ve değişmesi zor dediğimiz alanlarda bu inovasyonlar yapılabiliyorsa iş hayatında daha fazla yeniliği neden yapmayalım? Bunun için yapmamız gerek inovasyonu bir süreç olarak tanımlamak ve kurumun alışkanlığı haline getirmek için gerekli kültürü oluşturmak. Bu kültürü yerleştirmek isteyen İnsan Kaynakları birimleri işe önce kendisinden başlamalı ve müşterisinin beklentilerini dikkate alan daha çok sayıda inovatif uygulamayı hayata geçirmeli.
Müge Arslan